Hakkımda

Fotoğrafım
Öylesine doğdu, Komik olmaya çalıştı Beceremedi. Ruhu vardı komik olan, onu kullanayım dedi Yine beceremedi. Sanat alemine girdi, tiyatro filan Onu becerdi ama bu sefere para kazanamadı. Tam böyle hayatın a.... !! diyerek küfür edecekken yazmaya başladı, şimdi becermekle uğraşıyor.

28 Şubat 2010 Pazar

Neşeli Ailem


Selam sevgili okurlar
Size bugün ilk yazımda “Neşeli Ailem” bölümü tanıtıp karalıcam

Merak etmeyin böle imrenilecek, kıskanılacak hatta bizden biri olmanızı isteyecek çekirdek aile tipiyle alakamız bile yok. Böle biz uç yaşayan bir aileyiz. Evde 4 tane oda var. Herkes kendi aleminde.
Mesela ben kendi odamda pc başında yazıyorum bunları.
Annem tivi odası var, içeri girmek için swat timini filan çağırmak lazım. O kadar tehlikeli kadın anasını satayım. Karadenizli işte.
Babam desem; o hep kiler denen böle kuytu, sadece kendinin sığabileceği, eski eşyaların tozlu aralıklarında kendine yer bulmaya çalışmakta. Ama o hala bu kadar eski eşya arasında bi şey bulabilmiş değil
- alperr laan pense nerde ??
bi bilse pensenin bulunduğu kilerin içinde ki tamirat çantasında olduğunu. Ah bi kavrasa. Ulan neler vermezdim.
Kardeşim ise f tipi hücre gibi olan odasında sığıdıra bildiği götü ve yatağıyla kendince mutlu bir hayat sürdürmekte. Kesinlikle karakter olarak benle bir alakası yok çocuğun.

her şeyi anlamıştımda, dünya’ya bir erkek kardeş ile getirilme zorunluluğunu hiç anlamadım. Babamın ise kesinlikle cilalı taş devrinden kalma yada hala o devirde yaşadığını okuyup anladığınız üzere burada açık açık dile getirmek istiyorum.
Ayrıca iskiden gelen şikayet telefonları yüzünden, annemden laf yemekten bıktım
( N pim lan günde 2 defa duş alan biriyim ben )

Bi kere bu aile içinde kendime baktığımda “ARANORMAL” bir şahsiyet olduğumu kesinlikle düşünüyorum.
( aranormal: arada kalmış normal insan demek.)
Ulen belki de bunlar beni hastanede karıştırdı….

Aile içi olaylardan 1 er adet örnek vermek istiyorum.
özet geçeyim.

Daha dün 10 tele verip aldığım ve kıyamadığım tişörtümü, sabaha karşı yatağında uyuyan kardeşimin üstünde gördüğümde, nevrim döndü adeta.ulan sen bunu bana yani tişörtüme nasıl yaparsın. Zaten yılda 1 kere yıkanıyorsun oda öküz zoru ile. daha bir yatmayla tişörtü leş gibi terden kokutup eskittin. Tişörtüm kardeşimden tiksindiğini haykırmak istiyordu adeta. O kadar bezmişti hayatından. ( beynimle böyle dalgalanmalar vızır vızır geçiyorken ) yaşadığım bu şok’un etkisinden sonra intikam almalıydım. Bu her seferinde yaptığım bir şeydir aslında. Ve o salak bu yazıyı okuyana kadar hala haberi olmayacaktır. Hatta ben bu serinin yazısını bi şekilde saklayayım lan. Uyanmasın ayı oğlu. Neyse intikamımı şöyle alıyorum hep.
odasına sezsizce sızma yapıyorum, sonra hedefi süzüyorum. Ardından tazmanya canavarlı boxerımı indirip, götümü kardeşimin nur gibi yüzüne döndürüyorum. Osuracağımı düşünüyorsunuz değil mi ?hayır hayır yanılıyorsunuz. O kadar kolay mı lan bu işkenceden kurtulmak. Ufacık bir gaz salımı ile atlatacağını mı sanıyorsunuz. Kolumda ki kronometreyi açıyorum ve tam 1 saat ona soluduğu havayı zehir ediyorum mına goyim. 1 saati asla geçmiyorum ama. Sonra yüzü soluyor lan. Sabah aynaya baktığında sararmış solmuş hatta hipopotam aygırı osurmuş gibi görmesin kendisini. Böylece ferah ferah bir intikamın sonuna daha geliyorum. Koşarak uzaklaşıyorum odasından.



Akşam yemekleri ailecek bir arada olduğumuz tek anlardır. Tüm gün boyunca selamlaşıp, halimizi hatrımızı sorduğumuz, ne yaptın, nasıl gitti diye soruların sorulduğu geçici kısa bir andır. Düşünün Fransızlardan bile daha yabancıyız birbirimize. Hatta bi kere masaya oturduğumda, baba mı tanımamıştım lan. Mutfağa girdiğimde “anne bu yarı kel adam yabancı adam kim” ? diye sormuştum. O da yanıt vererek. “ maalesef o senin baban “ demişti.
Ulan kadın o kadar içten söylemişti ki duygulandım. Hı bu arada annem dedim de yemekleri güzeldir kadının, yani sırf annem yapıyor diye söylemiyorum. Ama harbiden bi makarna yapıyor ki sormayın. Off onun yanında bir de asitli içecek.
( marka adı vermek istemediğimden reklama girio sonra asitli diyerek geçiyorum bu bölümü )
mesela bir zaafım var; masada gözlerim soslu makarnanın yanında kolayı bulamazsa çıldırıyorum. şalterlerim atıyor adeta. Genelde evin alış verişini babam yaptığından suçluya Hiddetlenerek dönerim ve..
Ben: baba kola almamışsın yine !!
Babam: salata var ya laan !!
al işte.. yemin billa bu adamın genetik ayıştırma ve bağlama kapasitesinin kesinlikle günümüz çağı ile uyuşmadığını, tüm dünyaya haykırmak istiyorum.. ya yemin ederim ağlamak istiyorum o anlarda. Hangi insan evladı kola ile salatayı aynı kefeye koyar lan. Yani böyle bir insan bu dünya üzerinde nasıl yaşar. Benim okjijenimi hangi hakla tüketir. Yazık değil mi. neyse
O an’dan itibaren koşarak uzaklaşmak istiyorum mutfaktan


iş yorgunluğunu atmak için odama kapanıyorum. huzurla dinlemek istediğim anların tadını çıkarmak istiyorken tivi sesi ile irkiliyorum !!
bihterin çığlıkları, behlül’nün “ ahh deme ohh de “ iniltileri kulaklarımın zarını zikio arkadaş.

Ben: anneeee !!! Şu tivi’nin sesini kıs ne olur yaa.
Annem: Alper sus ! çok önemli ve heyecanlı yeri zaten burası.


Sanırım bu an’dan itibaren ne yaptığımı anlamanız hiç’te zor değil.
koşarak evden uzaklaştım. dayanamadım artık olanlara..
attım kendimi dışarı.
apartmanın aşağısında duran şinasinin yanına gidip, evinde gidip huzurla uyudum.

İşte benim neşeli ailem budur. Böyledir.

Dip not: Şinasi köpektir
Dip not: evi kulübedir

Alper Aydoğmuş
Artık onun feysbok hesabı da var